21Mar

Daha verimli bitkiler için suyun her damlasından en iyi şekilde nasıl faydalanılabilir?

Tarım sektörü, çok büyük bir zorlukla karşı karşıya: mevcut tatlı suyun %72’sinden oluşan güncel tüketim oranına dayanılarak, üreticiler 2050 yılına kadar 9 milyarlık dünya nüfusunu beslemek için üretimi de %60 oranında arttırmak zorunda kalacak. Gıda güvenliği, ekonomik büyüme ve su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı konularına yönelik ortak bir çabayı nasıl yürütebiliriz? 

Dünya çapında, ekinleri yoğun bir şekilde etkileyen ve üretim kayıplarına neden olan aşırı hava koşulları ve kuraklıklarla giderek daha fazla karşılaşıyoruz. Türkiye’de, özellikle ülkenin güneyinde ve merkezinde kuraklık yaygındır ve 2021, son 2 yılın en kurak yılıdır. İklim değişikliği nedeniyle kuraklıkların daha sık yaşanacağı tahmin ediliyor ve 2023 yılı kuraklıkla başladı. Su kaybının çoğu yetersiz sulamadan kaynaklanır. 2022’de Dünya Bankası, “reform olmadan Türkiye’deki su arzındaki %10’luk bir düşüşün GSYİH’yı %6 oranında azaltabileceğini” söyledi.

Şili ve Peru gibi dünyanın diğer bölgelerinde sık sık kuraklıklar meydana gelmekte ve çiftçiler ve üreticiler, suyun tarım için kullanımını sınırlandıran su tahsisatlarına tabi tutulmakta. İspanya, su stresinin en yüksek düzeylerde olduğu, yani her yıl mevcut su miktarının %40’tan fazlasının tüketildiği 44 ülke arasında yer alıyor. Avustralya gibi yerlerde su hakları kavramı bile var.

Aslında sıklaşan ve yoğunlaşan kuraklık koşulları bitkilerde strese ve %15’e varan verimlilik kayıplarına yol açabilmekte. Gerçek şu ki ortalama sıcaklıktaki yalnızca 1 derecelik bir artış, bitki verimini %4 ila 10 oranında azaltmakta.

Günlük olarak sulanan ve verim potansiyelinin sınırları zorladığı domates veya biber gibi bahçe bitkilerinde, her türlü su stresinin meyve üretimi ve kalitesi üzerindeki etkisi büyük.

Odunsu bitkiler gibi diğer bitki türlerinde de çok önemli verim kayıplarıyla su stresinin doğrudan etkisini gözlemleyebiliyoruz.

 

Su kullanımı verimliliğini nasıl iyileştirebiliriz?

Bu su kaynaklarının kıtlığı sorununa karşı, bitki verimliliğini arttırmamıza yardımcı olabilecek yeni sulama sistemleri, bitkinin ne kadar suya ihtiyaç duyduğunu tam olarak bilebilmemizi sağlayan teknolojik araçlar veya bitkilerin kuraklığa daha dayanıklı bitkilerle ıslahı gibi farklı stratejiler devreye giriyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse, tüm bu araçlar gerçekten de sonuç veriyor. FAO’nun 166 ülkeyi kapsayan analizine göre, tarımsal su kullanımı verimliliğindeki iyileşme üç yılda %8 oranında artış göstermiştir. Aslında bu küresel kuruluş, gelişmekte olan ülkelerde sulanan arazilerin 2030 yılına kadar %34 artacağını; buna karşılık daha verimli su kullanımı sayesinde, tarımsal su kullanımındaki artışın sadece %14 oranında olacağını tahmin etmekte.

Diğer taraftan, Symborg’da daha da ileriye gitmek istiyoruz; bu nedenle mevcut kaynakların gezegen için sürdürülebilir ve aynı zamanda çiftçi için karlı olacak şekilde çok daha iyi kullanılmasını sağlayan çözümler arıyoruz. Peki bunu nasıl yapıyoruz? Bu sorunun cevabı basit ve doğada yatıyor: mikroorganizmaya dayalı biyoteknoloji.

Biyoteknolojik çözümler sayesinde, bitki köklerinin toprakta mevcut olan su ve besin maddelerini daha iyi bir şekilde kullanmasına yardımcı oluyor ve böylece daha ektili, daha verimli ve dolayısıyla daha karlı bitkiler elde edilmesini sağlıyoruz.

 

Araçlar: Su kıtlığı karşısında mikroorganizmaların rolü

Toprak, tarımsal su kıtlığı karşısında ne gibi çözümler sunabilir? Kendilerine has ayırt edici özellikleri nedeniyle tarım sistemlerinin verimliliğini arttırmamıza ve abiyotik stres koşullarında bitkiye yardımcı olmamıza olanak tanıyan faydalı mikroorganizmalar ve karakterize edilmiş ve seçilmiş bazı belirli ırklar var.

Örneğin, Mikorizal-Oluşturucu Mantar Glomus iranicum var. tenuihypharum, biyolojik uyarıcılarımızdan birçoğunun ana bileşenini oluşturmaktadır. Bu benzersiz Symborg ırkı, bitki ile mantar arasında simbiyotik bir ilişki kurar; başka bir ifadeyle, mantarın bitkiye su ve besleyici maddeleri sağladığı karşılıklı olarak yararlı bir ilişki oluşmasını sağlar. Bunun karşılığında bitki, mantara fotosentez yoluyla elde edilen ve mantarın metabolik döngülerini tamamlamasına yardımcı olacak olan şekerleri sağlar.

Su stresine maruz kalan bir bitkinin gelişimini azaltacağı dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda mikorizal simbiyoz (ortak yaşam), sadece bitkilerin su ve besleyici maddelerin daha etkin kullanımı yoluyla gelişmeye devam etmesine yardımcı olmakla kalmaz; aynı zamanda olumsuz iklim koşullarına karşı dayanıklılığı da arttırır.

Mikorizal simbiyoz, sadece bir kaynak alışverişinden ibaret değildir. Bir yandan Glomus iranicum var. tenuihypharum, bitkiyi fotosentezi arttıracak şekilde uyarır; bu da büyümeye devam edebilmesi ve çok daha fazla su ve besin maddeleri sağlayabilmesi için gereken şeker üretimini arttırır.

Diğer yandan, bitkide kök ve emici tüylerin büyümesinden sorumlu olan oksinlerin konsantrasyonunu modüle ederek ayarlayabilme yeteneğine sahiptir; böylece bitkinin gelişmeye devam etmesini, köklerinin miktarını ve uzunluğunu arttırmasını ve Glomus iranicum var. tenuihypharum ile daha fazla bağlantı kurmasını sağlar.

 

Daha fazla suya ve besin maddesine erişen bitkiler

Yukarıda bahsettiğimiz daha fazla miktarda kök ve emici tüyler sayesinde; bitki, topraktan daha iyi bir şekilde faydalanabilmesini sağlayacak yollar keşfedebilecek ve bu da su ve besleyici madde emiliminde artış sağlayacaktır.

Mantarın, ekstramatrikal miselyum olarak adlandırılan ve toprağı sürekli olarak araştırıp keşfeden bir hif ağından oluşan kendi emilim sistemi de hesaba katılmalıdır. Glomus iranicum var. tenuihypharum‘un ayırt edici özelliklerinden biri, diğer mikorizal oluşturucu mantarlardan 4 kata kadar daha fazla ekstramatrikal miselyum üretebilme kabiliyetidir.

Aslında her bir metre kök için 7 ila 250 metre aralığında keşfedici hif elde edebilmekteyiz. Dahası, hifler çok küçükler ve dolayısıyla topraktaki mikro-gözeneklerde bulunan ve bitkinin başka bir şekilde erişemeyeceği su ve besin maddelerine erişebiliyorlar.

Glomus iranicum var. tenuihypharum aynı zamanda toprak partiküllerini birbirine yapıştıran ve stabil agregatların oluşmasına yardımcı olan bir yapıştırıcı işlevi gören bir tür “sakız” niteliğindeki glomalin aracılığıyla toprağın Katyon Değiştirme Kapasitesini de arttırır.

Böylece daha yüksek su tutma kapasitesine sahip kaliteli, gözenekli ve havalandırılmış toprak elde edilmesini sağlıyor ve aynı zamanda besleyici madde sızıntısını da önlüyoruz.

Mikorizal oluşturucu mantar Glomus iranicum var. tenuihypharum, sadece bitki için daha düşük enerji maliyetiyle tamamlayıcı bir su emme sistemi oluşturarak su kullanım verimliliğini arttırmakla kalmaz; aynı zamanda bitkinin yararlanabileceği mevcut su miktarını da arttırır; böylece en nihayetinde çiftçiye daha fazla fayda sağlar.

Kısacası, Glomus iranicum var. tenuihypharum’a dayanan biyolojik uyarıcı çözümlerimizle, MycoUp veya MycoUp  Activ, gibi, üreticilere aynı zamanda çevreye saygı gösterirken su kullanım verimliliğini arttıran ve bitki karlılığı ve verimliliğine katkıda bulunan araçlar sunuyoruz.

 

Siz de su ve besleyici maddelerin daha iyi kullanımıyla daha verimli ürünler elde etmek istiyor musunuz? Çözümlerimizi keşfetmek için, buraya tıklayın: